Mucize Doktor dizisinin başrol karakteri Ali Vefa ile bir röportaj yapıldı. Taner Ölmez ile ilgili daha çok bilgi edinmek isteyen kaçırmasın.
FOX TV‘nin çok ama çok sevilen dizisi Mucize Doktor ile devam ediyoruz. Müthiş ve keyifli bir röportajı sizlere sunmak istedik. Geçtiğimiz günlerde 3. bölümü yayınlanan ve yine rating rekorları kıran dizinin başrol karakteri Ali Vefa hakkında daha çok şey öğrenelim. Otizm ve Savant Hastalığı hakkında sizlere çeşitli bilgiler aktarmıştık. Hem özet niteliğinde bu farkındalığı sunan ve hem de dizideki Ali Vefa karakterini anlatan Taner Ölmez kendi hakkında da birçok bilgi paylaştı.
Röportajın genel özeti hakkında bilgi vereyim ardından okumak isterseniz aşağıdan değiştirilmemiş halinin bir kısmını okuyunuz. Ancak tamamını okumak isterseniz en aşağıda yazıyı alıntıladığımız kaynak linkini de görebileceksiniz.
Özet. Mucize Doktor dizisinin neden başarılı olduğu, Taner Ölmez hakkında şaşırtıcı bilgiler, Otizm ve Savant Sendromu hakkında bilgiler, rolü kabul etme bu rol için hazırlanma aşamaları, Ali Vefa karakteri hakkında bilgiler.
Röportajın genel konuları bu şekildedir, hepinize iyi keyifler 🙂
Mucize Doktor Ali Vefa Karakteri – Taner Ölmez ile Röportaj
Mucize Doktor’ bu sezonun en çok izlenen işlerinden. Neydi farkı?
- Zengin çocuk, fakir kız yok. Polisiye değil, mafyatik konuları anlatmıyor. E bir konakta geçmiyor. Kadına şiddeti, kurşunu, silahı göstermiyor. Aynı şeyleri izlemekten artık sıkıldık.
Peki ne istiyoruz?
- Sizi bilmem ama ben naifliği özledim. Bu iş de alışılmışın dışında naif bir hikaye anlatıyor. İnsanlar farkındalığın farkına vardı.
Bir dizinin farkındalık yaratmak gibi bir amacı olmalı mı?
- Evet, izlediğimiz şey bize bir şeyler düşündürmeli, fark ettirmeli. Mesela bazı dizilerde kadına şiddeti izliyorsunuz, eğer bundan etkilenen varsa bizim diziyi izleyip naiflikten etkilensin. Hayatta güzel şeyler de olmalı.
Kapalıçarşı’ dizisinde yan rolde bir çaycıyı canlandırırken şimdi sezonun gözde oyuncularından biri oldunuz. Bu kadarını hayal eder miydiniz?
- Dediğin gibi ‘Kapalıçarşı’da dış kapının mandalıydım ama tiyatro yapıyordum, oyunculuğun içindeydim. ‘Medcezir’le popülerliğe ulaştım. Ardından çok benzer rol geldi. Ama kendimi ve canlandırdığım karakterleri insanların eline oyun hamuru olarak vermek istemedim. Doğru projeyle izleyiciye, “Bu çocuk oyuncudur” dedirtmek istedim. Çünkü bu işe ciddi bakıyorum. Ben 100 metre koşucusu değil, maraton koşucusuyum. Bu sebeple zihnen ve bedenen sağlıklı kalıp önüme baktım.
Peki hiç izlemeyenler için karakterinizi nasıl anlatırsınız?
- Nasıl izlemediler ya! İzlediler! (Gülüyor)
O zaman şöyle sorayım, Türk televizyon tarihinde ilk kez başrolde otizmli bir karakteri izliyoruz. Senaryoyu elinize aldığınızda gözünüz korktu mu?
- Hayır. Yapım şirketine, “Allah’ın emri peygamberin kavliyle ben bu çocuğu sizden istiyorum. Başkasını seçerseniz de, hasta ve yakınlarıyla çalışsın, yönetmen ve senaristlerle değil. Çünkü o çocukları, ailelerini, komşularını kırmaması gerek” dedim.
Siz öyle mi hazırlandınız?
- Shakespeare ne kadar doğru söylemiş, “Elini kolunu havalara savurma, ölçüsünde tadında bırak her şeyi” diye. Her şey net ve abartısız olmalıydı. Bu sebeple otizmlilerle buluştum, evlerine gidip odalarına girdim. Bir araya geldiğimizde hiç konuşmadan durup sustum, fazla göz teması kurmadım, onları gözlemleyeceğim diye dik dik bakmadım. Ya rahatsız edersem düşüncesiyle yanıp tutuştum. Ortamlarında adeta bir bitki, nesne gibi durarak onları izledim. Kan göremem, dizide gördüklerin vişne suyu.
Neler hissettiniz?
- İyi durumda olanlar gibi çok zor durumda olanlar da var. Çoğu kez boğazım düğümlendi, gidip bir köşeye ağlayabilecek kıvama geldim. O kadar hassas bir mevzu ki. Ama çok naif, hassas, özel ve çok güzeller. Ayrıca araştırdıkça bazı insanlara ulaşıp konuştum. Okudum. Çalıştığım şeyleri oyuncu koçuyla yoğurdum. O çocuklardan çok şey öykündüm ama kimseyi kırdığımı düşünmüyorum.
Canlandırdığınız karakter Savant sendromlu. Nedir otizmden farkı?
- Otizmin farklı seviyeleri var. Savant sendromu çok az görülüyor. Kısaca kişinin bir konu hakkında özel yeteneklere sahip olması. Beyninin bir tarafını hiç kullanamazken diğer tarafını tamamen kullanıyor.
Kan görünce bayılıyormuşsunuz. Doğru mu?
- Evet, kan göremem. Mesela yeni bıçak aldım, jilet gibi, geçenlerde parmağıma battı. O an kendimi yere attım, çünkü biliyorum düşüp bayılacağım. Kız arkadaşıma, “Tatlı ne varsa getir” dedim. Onları yedikten sonra ancak müdahale edebildik.
E dizide zor olmuyor mu?
- Hakan, bu bir dizi! Orada kanla bir işimiz yok. Gördüklerin şurup, vişne suyu, ben onları yerim ya! (Gülüyor).
Bu arada röportajı alıntıladığımız kaynağı da belirtelim. Dileyen kişiler röportajı kaynağından da okuyabilmeli: Hürriyet – Kelebek
Taner Ölmez ve canlandırdığı Ali Vefa karakteri hakkında söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Yorum yaparak belirtebilirsiniz…