Ana Sayfa Dizi Özetleri Emanet Seher Hakkında Hayali Senaryolar ve Okuyucu Yorumları

Emanet Seher Hakkında Hayali Senaryolar ve Okuyucu Yorumları

Dizi bir şaheser ve duygusal olarak çok gerçekçi bir şekilde inşa edilmiştir. Bu adam muhtemelen ilk hafta hem yatağa atlayıp hem de çocuk sahibi oldukları bir dizi arıyordur. Dizi insanları aptal ve masum mu yapıyor?

 

Dizinin ne kadar derin olduğunu ve henüz keşfedilmemiş kaç gizli şey olduğunu bilmediğinde olacağı budur.

Seher gibi masum biri varsa, bu onun aptal olduğu anlamına gelmez, farklı insanlar vardır ve bu dizinin bize gösterdiği şeydir.

Şimdi okuyacağınız Seher karakteri tamamen hayal ürünüdür lütfen inanmayınız…

Not: Yazı baya baya uzun oldu kusura bakmayın inşallah sıkılmadan okursunuz….
Kına gecesi Ali komiserin evinde olmuştur çünkü Nadire annenin evinde tadilat işi vardır… Kınadan sonra Nadire annede Kiraz’da Ali komiserde Seher’i konağa göndermemiş genin olarak bu evden bu mahalleden çıkmasını uygun bulmuşlardır… Yaman hiç istemese de çok fazla itiraz edememiştir… İstemeye istemeye Seher’ini orada bırakıp konağa dönmüştür…

 

Düğün günü gelmiş çatmıştır… Yaman ve Seher heyecandan yerlerinde duramıyorlardır… Gelin hazırlıkları için her şey Ali komiserin evine gönderilmiştir hatta Seher’e yardım etmeleri ve yanında olmaları için Adalet ve Neslihan’da oraya gitmiştir… Seher gelinliğini giymiş saçı ve makyajı yapılmıştır… Her şey hazırdır ve Yaman bir an önce Seher’in gelinlik içinde görmek için Ali komiserin evine gitmek istemektedir… İkbaciğim bir türlü hazırlanıp evden çıkamadığı için onu beklemektedir herkes…

 

Bu arada İkbalciğimin keyfine de diyecek yoktur… Çünkü tüm planı tıkır tıkır saat gibi işlemiştir… Elinde her delil vardır… Tek yapması gereken bunları Yaman’a ulaştırmak sonrada kenara çekilip olacakları zevkle izlemektir… İkbalciğim, Yaman’ın o delilleri görünce Seher’i kolundan tuttuğu gibi konaktan atacağını sonra da biricik kardeşin Zuhal cadısı ile evleneceği hayalini kurarak son adımını atar ve İçi rahat bir şekilde gelin almaya giderler…

 

Seher gelinliğiyle oda da otururken şimdiye kadar olan tüm yaşananları düşünmektedir… Kiraz “damat bey geldi” diye heyecanla yanına gelir; “sakın ben söyleyene kadar odadan çıkayım deme, zaten istesen de çıkamazsın Yusuf’u sıkı sıkı tembihledim kapından ayrılmayacak” der ve odadan çıkar… Kiraz’ın odadan çıkması ile telefonuna beklediği mesaj gelmiştir… “Her şey yolunda, işler tam da istediğimiz gibi gidiyor… Nikâhtan önce her şey ortaya çıkacak…” Seher mesajı görünce hem çok sevindi hem de çok üzüldü… Seher’in tek ümidi Yaman’ın, tüm bunları Yusuf için ablası için ve tüm gerçeklerin ortaya çıkması için yaptığını anlaması… Seher onu ilk gördüğü anı hatırladı…
9 Eylül Çarşamba… Yaman onu Yusuf ile tren garına giderken yakalamış Yusuf’u almış adamlarına da onu almaları için emir vermişti… Seher o gün çok korkmuştur…

 

Ayaklarından bağlanıp denize sokulurken ama ne yaparlarsa yapsınlar Yusuf’tan vazgeçmeyecekti… Yaman’ın adamları sonra onu dağ başında bir yere atmışlardı… Kendine geldiğinde ne yapacağını şaşırmıştı… İşte onu ilk o zaman görmüştü… Bu ıssız yerde onu görünce önce çok korktu ama sonra kendisine ismiyle seslenince de çok şaşırmıştı… “Seher hanım benden korkmanıza gerek yok ben size yardım etmek istiyorum” deyince Seher “İsmimi nerden biliyorsun, beni nereden tanıyorsun?” diye sordu… Adam ona her şeyi anlattı… “Ben ablanın, yani Kevser hanımın bir tanıdığıyım…

 

Zamanında o benim hayatımı kurtarmıştı… Ondan sonra ben hep ona yardım etmeye çalıştım ama maalesef ki ona atılan iftiraları tam ortaya çıkaracaktık ki ömrü yetmedi… Gerçi ben hala ölüm şeklinden şüphe etsem de aksini ispatlayacak delil yok elimde…” Seher şok olmuş vaziyette “Sen ne demek istiyorsun ablam kazara öldü…” Adam “Ben kazara olduğunu düşünmüyorum Seher hanım…” Seher “Sen ne demeye çalışıyorsun kim neden öldürsün benim ablamı???” Adam “Ben İkbal hanımdan şüpheleniyorum… Ablanıza iftira atan onu Yaman’ın gözünde servet avcısı gibi gösteren İkbal hanımdı… Ben bunu kanıtlayan deliller bulmuştum ve ablanızın ölümünden birkaç saat önce arayıp ona söylemiştim…

 

Delilleri getirip İkbal’in gerçek yüzünü Yaman’a gösterecektim ama ben geldiğimde ablanız kaza geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı bile… Ben eğer bu delilleri tek başıma Yaman beye gösterecek olsam bana kesinlikle inanmazdı o yüzden ablanızın iyileşmesini ve hastaneden çıkmasını beklemeye karar verdim ama maalesef ablanız hayatını kaybetti… Yaman beyin karşısına çıkmak çok istedim ama İkbal hanımın sözüne karşı benim sözümü asla dinlemezdi… İkbal’in tüm yaptıklarını öğrendiği gün ablanızın ölmüş olması da bana ablanızın ölümünün bir kaza olmayacağını düşündürttü ama bunu kanıtlayacak hiçbir şey yok elimde…” Seher duydukları karşısında şok olmuş adamın anlattıklarını anlamaya çalışıyordu… “Emin misin??? İkbal hanım neden böyle bir şey yapsın ki??? O Yusuf’u çok seviyor hatta bana yardım etti onu görmem için üstelik bu gün hastanedeki randevu saatini de bana o söyledi” “Bakın Seher hanım, İkbal çok hırslı biri ve her şeyin onun kontrolünde olmasını isteyen biri… Kırımlı servetini de kimseyle paylaşmaya niyeti yok… Onun bir evladı olmadı… Ama Kevser hanımın bir oğlu olunca bu servetin üzerinde ki söz hakkın azalacağını anladı…

 

Yalçın beyin ölmesini de fırsat bilip Kevser hakkında olmadık dedikodular iftiralar ortaya atmaya başladı… Aslında niyeti Yaman’ın Kevser’i konaktan atmasını sağlamaktı ama Yaman bey sırf Yusuf annesiz kalmasın diye Kevser hanımı konaktan atmadı ve bu konuları kapattı… İkbal ondan sonra Kevser’in psikolojisin bozulduğunu söyleyip ilaç kullanmaya başlamasını sağladı… Doktorun verdiği ilaçlar dışında başka ilaçlar da verip Kevser hanımı neredeyse yatağa mahkûm etti… İkbal karda yürüyüp izini belli etmeyecek kadar zeki biridir…” Seher duyduklarına inanmakta güçlük çekiyordu… Ablasının ölmeden önce ona söylediklerini hatırladı… “Yusuf sana emanet onu o konakta bırakma…” “Hemen o delilleri de alıp polise gidelim Yusuf’u orada onların yanında bırakamam… O kadın eğer gerçekten ablama bir şey yaptıysa cezasını çekmeli…” Adam ona itiraz etti… “Elimizdeki deliller sadece Kevser hanıma atılan iftiralarla ilgili ve İkbal hanımın sözüne karşılık bizim sözümüze kimse inanmaz…

 

Ablanız yaşıyor olsaydı ve bunları o söyleseydi birilerini ikna edebilirdik ama bizim söyleyeceklerimizin bu konuda bir önemi olmayacaktır… Eğer böyle bir şey yaparsak İkbal hemen tedbir alıp yaptığı her şeyin üstünü örtecektir o zaman da İkbal’in yaptığı diğer şeyleri asla kanıtlayamayız…” Seher “O zaman bütün bunları bana neden anlattın??? Eğer bir şey yapamayacaksak bunların bir önemi yoksa neden anlattın??? Bunları duyduktan sonra elim kolum bağlı nasıl bekleyebilirim??? Yusuf orada o konakta yalnızken nasıl bir şey yapmadan durabilirim??? Hayır, böyle bir şey yapmadan duramam Yusuf’u orada bırakama…” Adam “Bunları size anlattım çünkü Yusuf için neler yapabileceğini neler göğüs gerebileceğinizi gördüm…

 

Kevser hanım sizden hep, çok iyidir çok sevecendir çok yumuşak kalplidir ama inandığı konularda da çok kararlıdır derdi eğer bir şeye karar vermişse onu yapana kadar her zorluğa katlanabileceğinizi de söylerdi… Bunları size anlattım çünkü İkbal’in yaptıklarına karşı çok daha sağlam deliller bulabiliriz…” Nasıl diye sordu Seher… “O konağa girerek…” dedi adam… “Nasıl olacak??? Beni konağın yakınlarına bile sokmazken ben o konakta nasıl kalmayı başara bilirim ki???” Adam “Bir yolunu bulmalıyız, başka şansımız yok ne yazık ki… “ dedi…

 

Seher işte o zaman karar vermişti, Yusuf’u onların yanında asla yalnız bırakmayacaktı ve ne olursa olsun İkbal hakkında sağlam deliller bulacaktı… Ve bu delilleri bulana kadar da kimseye ama kimseye bu konudan asla bahsetmeyecekti hatta İkbal’in gerçek yüzünü bildiğini asla hissettirmeyecekti… Seher içerden, o adam dışardan İkbal’e karşı sağlam deliller bulacaklardı… Ama evlilik olayı olana kadar İkbal sadece Yaman’ın kendisini konaktan atmasını sağlayabilecek şeyler yapmıştı… İkbal’in de o deli kardeşi Zuhal’in de yaptığı onca şeye sırf ablasına olanları bulmak, İkbal’e karşı sağlam deliller elde edebilmek için katlandı… En çok canını yakan ise Zuhal’in dedikleri ya da yaptıklarına susmak değil İkbal’e karşı güler yüzlü davranmaktı… Ama sabrı sonunda işe yaramıştı… Evlilik konusu açılınca İkbal bu evliliği bozmak için eski defterleri de açmıştı…

 

Seher bir an Yaman’ın ona evlilik teklifi ettiği zamanı hatırladı… Ne çok heyecanlanmıştı… Aslında çok sevinmişti de ama bir o kadar da üzülmüştü içinde olduğu bu durum yüzünden… Ama sonra Yaman Yusuf için deyince hem rahatlamış hem de gene üzülmüştü… Yusuf’un velayet işi çıkmaza girince Yaman ve Yusuf ile yurt dışına kaçacaktı tüm bu gizli planını bırakıp… Yurt dışına kaçma planlarından o adama bile bahsetmemişti… Yaman ve Yusuf ile kaçıp, tüm bu oyunlardan entrikalardan kötülüklerden kurtulacaktı… Evet, ablasına olanları ortaya çıkaramayacaktı ama belki tüm bunlardan uzakta sevdiklerinin yanında mutlu olacaktı…

 

Ama o adama Yaman’ın Yusuf’un velayeti için formaliteden bir evlilik teklif ettiğini söyledi… Adam bunu duyunca çok sevinmişti… “Bu İkbal’i çileden çıkaracak ve bu evliliği bozmak için elinden geleni ardına koymayacak, buda ona hata yaptıracak…” dedi… Dediği de çıkmıştı… Çantasında o garip cihazı görünce önce ne olduğunu anlamamıştı… Sonra telefondan ne olduğunu araştırınca dinleme cihazı olduğunu anladı… İkbal’in onu neden dinlemek istediğini başta anlayamadı ama bu ona bir fikir vermişti… Madem İkbal onu dinliyordu neden o da İkbal’i dinlemesindi ki??? Hemen onu arayıp cihazdan bahsetti ve fikrini söyledi…

 

İkbal Seher’in onu dinleyebileceğini asla düşünmezdi… Adam bir dinleme cihazı bulup Seher’e ulaştırdı… İkbal’in odasına ya da eşyaları arasına koymak tehlikeli olabilirdi hem de İkbal bu konuları kendi odasında konuşmuyor da olabilirdi Ziya abi yüzünden… O yüzden dinleme cihazını Zuhal’in odasına koydu… Artık İkbal’in tüm planını biliyordu… İkbal’in bir şeyden şüphelenmemesi için de ne planladıysa her şeyin sorunsuz bir şekilde olmasını sağladı… Ufak tefek fark etmeyeceği değişiklikler dışında… Mesela ses kayıtları… Konuşmalarını kaydeden kişi onun sesini tanıyordu ama Selim’in sesini hiç duymamıştı… Selimin lokantasına girerken ses kayıt cihazını fark ettirmeden onun almasını sağladı… Böylece Selim ile olan konuşmalarında ki ses Selim’e ait olmayacaktı…

 

Sonra mektuplardaki el yazısı… Annesinin bir gün o da kullansın diye onun adına tuttuğu tarif defterindeki yazıyı almıştı Zuhal onun yazısı zannederek… İşte bu ufak tefek değişiklikler, İkbal’in bunca delili Yaman’ın önüne koyduğunda onun gerçek yüzünü de ortaya koymuş olacak… Üstelik ablasının gerçek mektupları da elindeyken İkbal tamamen köşeye sıkışmış olacak…

Tüm bunları düşünürken birden kapı açıldı… Damatlığın içinde Yaman’ı görünce çok heyecanlandı Seher… Tüm o planları delilleri İkbal’i bile unutuvermişti… Tek düşüne bildiği Yaman ile evlenmek üzere olduğuydu… Yaman Seher’i gelinliğinin içinde görünce nutku tutuldu… Büyülenmiş gibiydi… Etrafındakiler bir şeyler söylüyorlardı ama kimseyi duymuyordu görmüyordu… Tek gördüğü gelinliğinin içindeki Seher’di… Yaman Seher’e doğru yaklaştı kulağına doğru eğildi ve sadece Seher’in duya bileceği bir şekilde “Seni seviyorum Seher” dedi… Seher’in dizlerinin bağı çözüldü…

 

Yaman koluna girmese oracıkta düşecekti… Yaman Seher’i alıp arabaya bindirdi ve konağa doğru yola çıktılar… Yusuf aralarında oturuyordu… Seher utancından sesini bile çıkartamıyordu… Yaman’ın söyledikleri kulaklarında çınlıyordu… Bu duydukları onu o kadar mutlu etmişti ki… Yaman ona onu sevdiğini söyleyince oda ona sevdiğini söyleyecekti ama bunca yaptıkları aklına gelince bir şey diyememişti… Şimdi çok mutluydu ama nikâhta olacak olanları düşündükçe içini büyük bir korku sarı verdi… Ya Yaman onu asla affetmezse…

İkbalciğim nikâhtan önce Yaman’ın, onun için hazırladığı dosyayı görmesini sabırsızlıkla bekliyordu… Konağa gittiklerinde nikâh memuru gelmeden Zuhal cadısının Yaman’ı bir bahaneyle çalışma odasına getirerek dosyayı ona göstermesi kalmıştı… Herkes eve geldi… Konağın bahçesinde güzel bir nikah masası hazırdı… Yaman ve Seher nikâh memuru gelene kadar içeri geçtiler… Davetlilerde yavaş yavaş gelmeye başlamıştı bile… İkbalciğim Zuhal cadısının yanına çıktı hemen…

 

Her şeyin hazır olduğundan emin olmak istiyordu… Zuhal cadısı her şeyi hazırladığını ve Yaman’ın masasına koyduğunu söyledi… Tek yapması gereken gidip Yaman’ı çalışma odasına getirmek ve elindeki delilleri ona göstermek olacaktı… İkbalciğim Zuhal cadısı Yaman’ı getirmek için gittiğinde oda çalışma odasına geçti… Hem orada Yaman’ın yanında olmak hem de her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak istiyordu… Yaman ile Zuhal cadısı henüz gelmemişlerdi… İkbalciğim beklerken ses kaydını dinlemek istedi… Ama kaydı dinler dinlemez bir terslik olduğunu anladı…

 

Buradaki ses Selim çapsızına ait değildi… Birinin planlarından haberi vardı ve ilmek ilmek işlediği planında değişiklik yapmıştı… İşler istediği gibi gitmeyecekti hatta eğer bu dosyayı Yaman görürse şimdiye kadar yaptığı her şey ortaya çıkacaktı… Seher’i konaktan göndermeye çalışırken kendisi bırak konaktan atılmayı bundan sonraki hayatını hapiste bile geçirebilirdi… İkbalciğim Seher’i servet avcısı gibi göstermek için Kevser’in mektuplarını ortaya çıkarmıştır ama şimdi o mektuplar kendi sonu hazırlayabilirdi… Bunu fark ettiği anda tüm planı durdurur… Çalışma masasında ki tüm delilleri alıp oradan çıktı… Zuhal cadısının Yaman ile geldiğini görünce de hemen bir bahane ile Zuhal cadını alıp odaya çıktılar…

 

Zuhal cadısı buna bir anlam veremedi tam planlarının sonuna gelmişken İkbalciğimin neden böyle bir şey yaptığını anlayamadı… İkbalciğim hemen olanları Zuhal cadısına anlattı… Birinin plandan haberdar olduğunu ve plandaki bazı şeyleri değiştirdiğini eğer bu delilleri Yaman’a gösterselerdi Yaman’ın bunların sahte olduğunu hemen anlayacağını ve sonunda bu planın onların başına patlayacağını anlattı… Zuhal cadısı ne yapacağız evlenmelerine göz mü yumacağız dedi… İkbalciğimde bize tuzak kuranın kim olduğunu bulana kadar hiçbir şey yapamayız dedi..

 

Nikah memuru geldi, herkes bahçeye indi, gelin ve damadın gelmesini beklemeye başladılar… Seher Yaman’ın Zuhal ile gittiğini görünce planın son aşamasında olduğunu düşünüp sevindi… Artık bu oyun bitecek ve İkbal cezasını çekecekti… Ama bir sorun vardı… Yaman’ın gitmesi ile gelmesi bir olmuştu… Seher “Zuhal ne dedi” diye sordu… Yaman “Bir şey diyemedi… İkbal yengemle işleri varmış onu halletmeleri gerekiyormuş söyleyeceklerinin acelesi yokmuş sonra söylerim deyip gitti…” dedi… Seher neler olduğunu merak ediyordu… Acaba planlarını anlamışlar mıydı??? Onun bir haber alıp kendisine mesaj atmış olabileceğini düşünüp tam telefonuna bakmak için kalkacakken Neslihan nikah memurunun geldiğini haber verdi… Yaman Seher’in koluna girmesini işaret etti… Seher ayağa kalkıp Yaman’ın koluna girdi…

 

Yaman’ın yanında tüm olanları unutuyordu… Yaman ile Seher kol kola bahçeye çıkarken Yaman bir kez daha Seher’in kulağına “Seni seviyorum Seher, seninle bu evde sonsuzluğu istiyorum Seher” deyiverdi… Seher bu büyülü anın etkisiyle “Bende” deyiverdi… Yaman bunu duyduğuna o kadar mutlu olmuştu ki nikah masasına giderken yürüyor mu yoksa uçuyor mu anlamadı??? Nikâh hiç sorun çıkmadan kıyılmıştı… Her kes çok mutluydu… İkbalciğim ve Zuhal cadısı hariç…

Yaman nikâh sonrası Seher’i alıp yata götürdü… Birkaç günü yatta geçireceklerdi… Başta formalite olan bu evlilik şimdi gerçek oluyordu… Yaman Seher’e onu sevdiğini söylemişti Seher’de ona… Yaman heyecandan ne söyleyeceğini nasıl davranacağını şaşırmıştı… Ama Seher’de bir gariplik vardı tedirgin gözüküyordu… Seher ne yapacağını bilemez bir vaziyette Yaman’a olanları anlatıp anlatmamak konusunda tereddüt yaşıyordu… Yaman ona sevdiğini söyleyince o da kendini tutamamış ve onu sevdiğini söylemişti…

 

Yaman bu evliliğin gerçek olduğunu düşünüyordu artık ama Seher ortada bu kadar sır varken nasıl gerçek bir evlilik olabilir diye düşünüyordu… Bir problem olmuş İkbal’in oyunu ortaya çıkmamıştı… Şimdi elinde delil yokken her şeyi Yaman’a anlatsa acaba ona inanır mıydı???

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz